Vasiyetnamenin İptali Davası-Örnek Yargıtay Kararı


T.C YARGITAY
3.Hukuk Dairesi
Esas: 2018/ 8011
Karar: 2019 / 7291
Karar Tarihi: 01.10.2019
Davacılar … ve diğerleri ile davalı … aralarındaki vasiyetnamenin iptali davasına dair Babaeski Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 11/01/2016 tarihli ve 2013/447 Esas 2016/3 Karar sayılı hükmün onanması hakkında Dairece verilen 18/10/2018 tarihli ve 2016/22716 Esas 2018/10246 Karar sayılı ilama karşı davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
 
Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kâğıtlar okunup gereği düşünüldü:
 
YARGITAY KARARI
 
Davacılar; mirasbırakanları … ’ın yaptığı vasiyetname ile taşınmazlarını davalıya bıraktığını, vasiyetnamenin mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak düzenlendiğini, davalının okuma yazma bilmeyen, yaşlı ve çaresiz olan davalıyı kandırdığını ileri sürerek; vasiyetnamenin iptalini, olmadığı takdirde tenkisini talep etmişlerdir.
 
Davacılar vekili 02/04/2014 tarihli dilekçesiyle; vasiyetnamede, tanıkların vasiyetçinin kendi önlerinde beyanda bulunduğuna dair beyanlarının bulunmadığını, bu nedenle şekil şartlarından yoksun vasiyetnamenin iptalini gerektiğini bildirmiş, 22/05/2015 tarihinde yapılan keşif sırasında ise tenkis taleplerini atiye bıraktıklarını ifade etmiştir.
 
Davalı; davanın reddini istemiştir.
 
Mahkemece; davaya konu vasiyetnamenin okuryazar olmayanlara özgü vasiyetname şeklinde düzenlenmiş olduğu, vasiyetnamede tanıkların “Mirasbırakanın beyanının kendi önlerinde yapıldığını” tevsik eden beyanlarının olmadığı, bu beyanların yokluğunun vasiyetnameyi geçersiz kıldığı, bu nedenle TMK’nın 535 inci maddesinin ikinci fıkrasındaki şekil şartlarına uygun olarak düzenlenmeyen vasiyetnamenin iptalinin gerektiğinden bahisle, davanın kabulü ile mirasbırakana ait 01/08/2008 tarihli vasiyetnamenin davacılar yönünden iptaline dair verilen karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiş ve Dairemizin 18/10/2018 tarihli ve 2016/22716 Esas 2018/10246 Karar sayılı ilamı ile onanmıştır.
 
Onama ilamına karşı, davalı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
 
Dava, vasiyetnamenin iptali istemine ilişkindir.
 
HMK’nın 119 uncu maddesinin birinci fıkrasının e bendi uyarınca; davacı, iddiasının (davasının) dayanağı olan bütün vakıaların (olayların ve olguların) sıra numarası altında açık özetlerini dava dilekçesinde yazmak zorundadır. Bunlar, dava dilekçesindeki talep sonucunun dayanağı olan ve bu talep sonucunu haklı göstermeye elverişli bulunan vakıalardır. Bu vakıalar, maddi bir fiil olabileceği gibi bir hukuki işlem de olabilir.
 
Aynı kanunun 187 nci maddesinin birinci fıkrasına göre; ispatın konusunu, tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir.
 
Yine kanunun 25 inci maddesinin birinci fıkrasına göre; kanunda öngörülen istisnalar dışında, hâkimin iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamaz ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamaz.
 
Öte yandan; kanunun 140 ıncı maddesinin üçüncü fıkrasında; “Ön inceleme duruşmasının sonunda, tarafların sulh veya arabuluculuk faaliyetinden bir sonuç alıp almadıkları, sonuç alamadıkları takdirde anlaşamadıkları hususların nelerden ibaret olduğu tutanakla tespit edilir. Bu tutanağın altı, duruşmada hazır bulunan taraflarca imzalanır. Tahkikat bu tutanak esas alınmak suretiyle yürütülür.”,
 
141 inci maddesinin birinci fıkrasında ise; “Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe, ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia ve savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Ön inceleme duruşmasına taraflardan biri mazeretsiz olarak gelmezse, gelen taraf onun muvafakati aranmaksızın iddia veya savunmasını genişletebilir yahut değiştirebilir. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra ise diğer tarafın açık muvafakati ve ıslah dışında iddia ve savunma genişletilemez yahut değiştirilemez.” hükümleri yer almaktadır.
 
Bu düzenlemelere göre; yargılamanın ilk kesiti olan dilekçelerin teatisi (verilmesi) aşamasında iddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı söz konusu değildir. Tarafların cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçesi ile iddia ve savunmalarını serbestçe genişletmesi yahut değiştirmesi mümkündür. İddiayı genişletme veya değiştirme yasağı cevaba cevap, savunmayı genişletme veya değiştirme yasağı ise ikinci cevap dilekçesinin verilmesi ile başlar. Ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile savunma genişletilebilir ya da değiştirilebilir. Şayet taraflardan biri ön inceleme duruşmasına mazeretsiz olarak gelmezse gelen taraf iddia veya savunmasını serbestçe (gelmeyen tarafın muvafakati aranmaksızın) değiştirebilir. Yukarıda da belirtildiği üzere; tahkikat, ön incelemede saptanan çekişmeli hususlar üzerinden yürütüleceğinden, ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra iddia veya savunmanın genişletilmesi yahut değiştirilmesi yasaktır. Bu yasağın kapsamına, dava sebebi olarak vakıalar ve talep sonucu da dahildir.
 
Açıklanan bu düzenlemeler ile tahkikat aşamasına geçilmeden önce, uyuşmazlık konularının ve bu uyuşmazlık konularının çözümü için tarafların ileri sürdükleri delillerin daha işin en başında belirlenerek tahkikatın etkin bir şekilde yapılması hedeflenmiştir.
 
Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde; davacılar dava dilekçesinde, davaya konu vasiyetnamenin mirasbırakanın aldatılması sonucunda düzenlendiğini ileri sürerek, iptalini talep etmişlerdir. Davacılardan Sübe tarafından verilen cevaba cevap dilekçesinde ise, aynı vakıa tekrar edilmiş, ayrıca vasiyetnamenin zorlama sonucunda yapıldığı ileri sürülmüştür. Ancak, bu aşamadan sonra (ön inceleme duruşmasından önce) davacılar tarafından tayin edilen vekil tarafından verilen 02/04/2014 tarihli dilekçede; vasiyetnamenin kanunda öngörülen şekil şartlarına aykırı olarak düzenlendiği ileri sürülerek, vasiyetnamenin iptali talep edilmiştir. Bu noktada, davacılar vekilinin cevaba cevap süresinin geçmesinden sonra ileri sürdüğü bu vakıa, iddianın genişletilmesi niteliğindedir. Davalı tarafça, iddianın (vakıanın) bu şekilde değiştirilmesine açıkça rıza gösterilmediği gibi davacılar tarafından bu konuda usulünce yapılmış bir ıslah istemi de bulunmamaktadır.
 
Bundan ayrı, ön inceleme duruşmasında uyuşmazlık konuları; mirasbırakanın iradesinin fesada uğratılıp uğratılmadığı ile mirasbırakanın muvazaalı olarak hareket edip etmediği olarak tespit edilmiştir. Diğer bir anlatımla; vasiyetnamenin kanunda öngörülen şekil kurallarına aykırı olarak düzenlendiği iddiası, mahkemece uyuşmazlık konusu olarak belirlenmemiştir.
 
O hâlde mahkemece; öncelikle davacıların dava ya da cevaba cevap dilekçesi ile ileri sürmedikleri şekil eksikliği nedeniyle vasiyetnamenin iptali talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi, sonrasında ise dava ve cevaba cevap dilekçelerinde ileri sürülen ve ön inceleme duruşmasında uyuşmazlık konusu olarak belirlenen hususlar hakkında tahkikatın yürütülmesi, bu bağlamda taraflarca gösterilen delillerin usulünce toplanması ve değerlendirilmesi suretiyle ulaşılacak sonuca göre davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile davanın kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
 
Ne var ki, mahkeme kararının açıklanan bu gerekçe ile bozulması gerekirken, zuhulen onandığı bu defa yapılan inceleme ile belirlendiğinden, davalı vekilinin karar düzeltme isteğinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
 
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 18/10/2018 tarihli ve 2016/22716 Esas 2018/10246 Karar sayılı onama ilamının kaldırılmasına ve hükmün yukarıda açıklanan gerekçe ile davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz ve karar düzeltme harçlarının istek halinde davalıya iadesine, 01/10/2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir