Vasiyetnamenin Tenfizi Davası-Örnek Yargıtay Kararı


T.C YARGITAY
3.Hukuk Dairesi
Esas: 2018/ 8040
Karar: 2019 / 7292
Karar Tarihi: 01.10.2019
Davacı … ile davalılar … ve diğerleri aralarındaki vasiyetnamenin tenfizi davasına dair Perşembe Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 16/02/2016 tarihli ve 2014/221 Esas 2016/42 Karar sayılı hükmün bozulması hakkında Dairece verilen 15/01/2018 tarihli ve 2016/9330 Esas 2018/80 Karar sayılı ilama karşı davalılardan … vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
 
Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kâğıtlar okunup gereği düşünüldü:
 
YARGITAY KARARI
 
Davacı; muris …’ın … Noterliğince düzenlenen 01/04/1996 tarih ve … yevmiye nolu vasiyetnamesi ile … Mahallesinde kain 65 ada 3 parsel sayılı taşınmazdaki iki katlı ev ile bir adet ahşap binayı kendisine vasiyet ettiğini; vasiyetnamenin Perşembe Sulh Hukuk Mahkemesinin 1997/256 E. 1997/296 K. sayılı dosyası ile açıldığını ve kararın 05/04/2011 tarihinde kesinleştiğini ileri sürerek; vasiyete konu iki katlı evin ve bir adet ahşap binanın mülkiyetinin kendisine ait olduğunun taşınmazın tapu kaydına şerh verilmesini talep etmiştir.
 
Davalı …; vasiyetnamenin, Perşembe Sulh Hukuk Mahkemesinin 1997/256 E. sayılı dosyasında davacının da hazır olduğu 03/07/1997 tarihli duruşmada tüm mirasçılara okunduğunu, davacının on yıllık zamanaşımı süresi içinde vasiyetnamenin tenfizi için dava açmadığını savunarak; davanın zamanaşımı nedeniyle reddini istemiştir.
 
Davalılardan …, …, … ve …, davanın reddini istemişlerdir.
 
Diğer davalılar, davaya cevap vermemişlerdir.
 
Mahkemece; 743 sayılı TKM’nin 580 inci maddesi uyarınca vasiyet alacaklısı olan davacının teberrudan haberdar edildiği tarihin, vasiyetnameyi ve vasiyetnamenin içeriğini ilk olarak öğrendiği gün olan 19/08/1997 tarihi olduğu, davacının bu tarihte vasiyetnameyi kabul ettiği, kanunda öngörülen on yıllık zamanaşımı süresinin de bu tarihte başladığı, davanın zamanaşımı süresi dolduktan sonra açıldığı gerekçesiyle, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen karar, davacı tarafça temyiz edilmiş ve Dairemizin 15/01/2018 tarihli ve 2016/9330 E. 2018/80 K. sayılı ilamıyla;
 
(…1-Dava, vasiyetnamenin tenfizi istemine ilişkindir.
 
(…) Somut olayda; tarafların murisi olan …’ın 12/06/1997 tarihinde vefat ettiği, murisin davaya konu edilen ve Perşembe Noterliğince düzenlenen 01/04/1996 tarih ve 842 yevmiye nolu vasiyetnamesi ile davaya konu taşınmaz üzerinde bulunan iki katlı evi ve aynı parsel üzerinde bulunan bir adet ahşap binayı davacı olan eşine vasiyet ettiği, söz konusu vasiyetnamenin ise Perşembe Sulh Hukuk Mahkemesinin 1997/256 E. – 1997/296 K. sayılı dosyasında açılıp okunduğu ve söz konusu açılma dosyasının 05/04/2011 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
 
Mahkemece; her ne kadar, hatalı değerlendirme ile davacının ilgili vasiyetnameyi öğrenme tarihi olan 19/08/1997 tarihi dikkate alınmak suretiyle davanın zamanaşımından reddine karar verilmiş ise de; yukarıda da ifade edildiği üzere on yıllık zamanaşımı süresinin başlangıcı noktasında vasiyetnamenin açılması dava dosyasının kesinleşme tarihi olan 05/04/2011 tarihinin dikkate alınması gerektiği ve bu tarih başlangıç olarak alındığında ise, eldeki davada zamanaşımı süresinin henüz dolmadığı sabit olmakla; davanın zamanaşımından reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
 
2-Bundan ayrı olarak, yalnızca davalı … tarafından süresinde sunulan cevap dilekçesi ile zamanaşımı def’inde bulunulmasına rağmen, tüm davalılar tarafından zamanaşımı def’inde bulunulmuş gibi davanın tüm davalılar yönünden zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmesi de doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
 
3-Bozma nedenlerine göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir…) gerekçesiyle bozulmuştur.
 
Bozma ilamına karşı, davalı … vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
 
Dava; muayyen mal vasiyetinin tenfizi istemine ilişkindir.
 
4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 17 nci maddesine göre; mirasçılık ve mirasın geçişi, mirasbırakanın ölümü tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir.
 
Muris …, 12/06/1997 tarihinde ölmüştür. Bu tarihte yürürlükte olan 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi’nin 580 inci maddesi; “Kendisine muayyen bir şey vasiyet olunan kimsenin ikame edeceği istihkak davasının mürüru zaman müddeti, teberrüden haberdar edildiği günden ve ihbar zamanında henüz ifası lazım olmıyan teberrülerde ifanın lüzumu tarihinden itibaren on senedir.” hükmünü içermektedir.
 
Açıklanan madde hükmüne göre; kendisine muayyen bir şey vasiyet edilen kimsenin dava …, ölüme bağlı tasarrufu öğrenme tarihinin üzerinden on yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
 
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; murisin ölümü üzerine vasiyetnamenin açılması için Perşembe Sulh Hukuk Mahkemesine gönderildiği, vasiyetnamenin 03/07/1997 tarihli duruşmada açılarak davacı ve hazır bulunan diğer yasal mirasçıların yüzüne karşı okunduğu, diğer bir anlatımla davacının vasiyetname ve içeriğini duruşmada öğrendiği, buna bağlı olarak kanunda öngörülen on yıllık zamanaşımı süresinin bu tarihte işlemeye başladığı, davanın ise zamanaşımı süresi dolduktan sonra 29/12/2014 tarihinde açılmış olduğu anlaşılmaktadır.
 
Buna göre, bozma ilamının (1) nolu bendinde yer alan değerlendirmenin hataya dayalı olduğu, mahkeme kararının davalı … yönünden açıklanan bu husus gözetilerek onanması gerektiği bu defa yapılan inceleme ile belirlendiğinden, davalı …’in bu yöne ilişen karar düzeltme isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
 
Diğer taraftan, davalılar arasında şekli zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Şekli zorunlu dava arkadaşlığında, dava arkadaşlarının her birinin kişisel menfaatleri ön planda olduğundan, birlikte hareket etmek zorunda değildirler. Her biri iddia ve savunmasında tek başına hareket edebilir. Dava arkadaşlarının farklı iddia ve savunma yapmaları, kural olarak, yalnızca kendileri bakımından sonuç doğurur, diğer dava arkadaşlarının durumunu etkilemez. Buna bağlı olarak, mahkeme, dava arkadaşlarından birinin yaptığı zamanaşımı def’ini kabul ederse, onun açısından davanın zamanaşımına uğradığını tespitle, davayı onun açısından reddeder; diğer davalı olan dava arkadaşları, zamanaşımı def’inden yararlanamaz (Dairemizin 17/04/2013 tarihli ve 2013/3599 E. 2013/6513 K. sayılı ilamı da aynı yöndedir).
 
Bu nedenle mahkemece; davalı … yönünden, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi doğru ise de; zamanaşımı def’inde bulunmayan diğer davalı mirasçılar yönünden ise davanın esasına girilerek, sonucu dairesinde hüküm kurulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile tüm davalılar yönünden davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
 
Bu itibarla, bozma ilamının (2) nolu bendinde yer alan değerlendirmenin de düzeltilmesi gerektiği, bu defa yapılan inceleme ile belirlenmiştir.
 
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle HUMK’nın 440 ıncı maddesi gereğince davalı … vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 15/01/2018 tarihli ve 2016/9330 Esas 2018/80 Karar sayılı bozma ilamında yer alan (1) ve (2) nolu bentlerin çıkartılmasına ve mahkeme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ile BOZULMASINA, peşin alınan karar düzeltme harcının istek halinde karar düzeltme isteyene iadesine, 01/10/2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi. 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir